04 Kas
Yazan
0 Yorumlar
430 Görüntüleme
Kolajen Nedir?
Sağlıklı bir beden ve genç bir cildin sırrı kolajenden
geçer. Kolajen, vücudun temel yapı taşı olan bağ dokularındaki ana proteindir
ve vücudumuzun tüm proteinlerinin yüzde 30’unu oluşturmaktadır. Cildimizde
kemiklerde, eklemlerde, kan damarlarında, tendonlarda ve organlarda bulunur.
Cildimize esneklik ve sıkılık verir, ayrıca bağ dokularımızdaki elastikiyetin
artmasını ve yenilenmesini sağlar. Kas ve iskelet sistemini güçlendirir.
Kolajen ayrıca saç ve tırnakları da güçlendirmektedir. Düşük kolajen miktarı
saç büyümesini azaltabilir ayrıca saçın incelmesine de yol açabilir.
Doğal kolajenin enzimler yardımıyla kontrollü olarak
parçalanması ile oluşan kısa aminoasit zincirlerine kolajen peptit denir.
Kolajen peptit, vücut tarafından emilebilir moleküler büyüklüktedir ve
biyoyararlanımı yüzde doksandır. Kolajen peptitler cilt güzelliğinde, sağlıklı
yaşlanmada, eklem ve kemik sağlığında, yoğun spor yapanlarda fayda sağlar.
Kolajen doğduğumuz andan itibaren vücutta doğal olarak bulunur.
Kolajen üretimi yaş ilerledikçe azalır. 30 yaşından sonra vücudumuz ürettiği
kolajenden daha fazlasını kaybetmeye başlar. Kolajen üretimi 30’lu yaşlardan
sonra her yıl yüzde 1-2 oranında azılır ve kayıplar yaşar. Bu durumla birlikte
cilt elastikiyet kaybı yaşar, ince çizgiler, kırışıklıklar ve ciltte sarkmalar
oluşmaya başlar. Ayrıca sigara içenlerde, fazla şeker tüketenlerde ve çevresel
faktörlere bağlı olarak da zaman içerisinde kolajen üretiminde azalma meydana
gelir.

Kolajen kaybını tamamen durdurmak mümkün değildir. Ancak bu
durumu azaltmak için yapılabilecek şeyler vardır; A ve C vitamini açısından
zengin olan besinler tüketmeye özen gösterin, her gün bol su için (6-8 su
bardağı), aminoasit ve protein açısından zengin ürünler tüketin, sigara ve
alkol tüketiminden uzak durun, sebze ve meyve tüketin, uyku düzeninizi
olabildiğince düzgün tutun ve kaliteli uyku uyumaya özen gösterin. Bunlar
kolajen kaybını tamamen önlemez fakat kolajen kaybını azaltır.
Sağlıklı ve genç bir cilt, yüksek kolajen seviyesiyle doğru
orantılıdır. Kolajen üretimini yavaşlatan tek etken yaş almak değildir. Güneş
ışınları, serbest radikallerin sebep olduğu oksidatif stres hasarı, genetik
kod, fazla kozmetik ürün kullanımı ve uyku düzensizliği de vücudun kolajen
miktarının azalmasına sebep olur.
Kolajen takviyesi kullanılacaksa bunun yaşınıza ve
cildinizin deformasyon derecesine göre değişeceğini bilmelisiniz. Yapılan
klinik çalışmalarda, kolajenin etkisinin görülebilmesi için en az üç ay
kullanılması gerekir. Bu üç ay boyunca hiç ara verilmeden kullanılması çok
önemlidir. Alacağınız kolajenin seviyesi de büyük bir önem arz etmektedir.
Kolajen takviyesi, likit veya tablet şeklinde kullanılabilir. Kolajen
takviyesine başlanmadan önce doktora danışılması çok önemlidir. Özellikle
hamileler, emziren anneler, deniz ürünlerine, sığır-tavuk etine alerjisi
olanlar ve diyabet hastaları
da bu ürünler nedeniyle istenmeyen etkilerle karşılaşabilirler. Deride kolajen
üretimini uyaran lazer, fraksiyonel radyofrekans (altın iğne), dermapen,
dermaroller ve PRP uygulamaları
bir dermatoloji uzmanı tarafından yaşa ve ihtiyaca göre seçilerek düzenli
olarak uygulanmalıdır.
Sağlıklı günler dileriz…
Sağlıklı bir beden ve genç bir cildin sırrı kolajenden geçer. Kolajen, vücudun temel yapı taşı olan bağ dokularındaki ana proteindir ve vücudumuzun tüm proteinlerinin yüzde 30’unu oluşturmaktadır. Cildimizde kemiklerde, eklemlerde, kan damarlarında, tendonlarda ve organlarda bulunur. Cildimize esneklik ve sıkılık verir, ayrıca bağ dokularımızdaki elastikiyetin artmasını ve yenilenmesini sağlar. Kas ve iskelet sistemini güçlendirir. Kolajen ayrıca saç ve tırnakları da güçlendirmektedir. Düşük kolajen miktarı saç büyümesini azaltabilir ayrıca saçın incelmesine de yol açabilir.
Doğal kolajenin enzimler yardımıyla kontrollü olarak parçalanması ile oluşan kısa aminoasit zincirlerine kolajen peptit denir. Kolajen peptit, vücut tarafından emilebilir moleküler büyüklüktedir ve biyoyararlanımı yüzde doksandır. Kolajen peptitler cilt güzelliğinde, sağlıklı yaşlanmada, eklem ve kemik sağlığında, yoğun spor yapanlarda fayda sağlar.
Kolajen doğduğumuz andan itibaren vücutta doğal olarak bulunur. Kolajen üretimi yaş ilerledikçe azalır. 30 yaşından sonra vücudumuz ürettiği kolajenden daha fazlasını kaybetmeye başlar. Kolajen üretimi 30’lu yaşlardan sonra her yıl yüzde 1-2 oranında azılır ve kayıplar yaşar. Bu durumla birlikte cilt elastikiyet kaybı yaşar, ince çizgiler, kırışıklıklar ve ciltte sarkmalar oluşmaya başlar. Ayrıca sigara içenlerde, fazla şeker tüketenlerde ve çevresel faktörlere bağlı olarak da zaman içerisinde kolajen üretiminde azalma meydana gelir.

Sağlıklı ve genç bir cilt, yüksek kolajen seviyesiyle doğru orantılıdır. Kolajen üretimini yavaşlatan tek etken yaş almak değildir. Güneş ışınları, serbest radikallerin sebep olduğu oksidatif stres hasarı, genetik kod, fazla kozmetik ürün kullanımı ve uyku düzensizliği de vücudun kolajen miktarının azalmasına sebep olur.
Kolajen takviyesi kullanılacaksa bunun yaşınıza ve cildinizin deformasyon derecesine göre değişeceğini bilmelisiniz. Yapılan klinik çalışmalarda, kolajenin etkisinin görülebilmesi için en az üç ay kullanılması gerekir. Bu üç ay boyunca hiç ara verilmeden kullanılması çok önemlidir. Alacağınız kolajenin seviyesi de büyük bir önem arz etmektedir. Kolajen takviyesi, likit veya tablet şeklinde kullanılabilir. Kolajen takviyesine başlanmadan önce doktora danışılması çok önemlidir. Özellikle hamileler, emziren anneler, deniz ürünlerine, sığır-tavuk etine alerjisi olanlar ve diyabet hastaları da bu ürünler nedeniyle istenmeyen etkilerle karşılaşabilirler. Deride kolajen üretimini uyaran lazer, fraksiyonel radyofrekans (altın iğne), dermapen, dermaroller ve PRP uygulamaları bir dermatoloji uzmanı tarafından yaşa ve ihtiyaca göre seçilerek düzenli olarak uygulanmalıdır.
Sağlıklı günler dileriz…
Yorum yaz